Tek Kamera Açısı ve Tek Plan Kullanılarak Çekilmiş 10 Başarılı Sinema Filmi

“Tek plan kullanılan film” terimi, bir filmin tamamının tek bir plan veya tek bir kamera açısıyla çekildiği anlamına gelir. Bu tür filmler genellikle minimalist bir yaklaşımla çekilir ve sınırlı bir sahne veya sette gerçekleşir. Bu, sahnenin hareketlerinin kesintisiz bir şekilde kaydedilmesine ve izleyicinin sahne içinde hissetmesine yardımcı olur.

Bu tür filmler genellikle kısa filmler veya belgesellerde görülse de, bazı uzun metrajlı filmlerde de kullanılır. Bu tür filmler, sadece bir kamera kullanılarak çekildiği için, filmin akışı ve hikayesi için oldukça önemlidir. “Tek plan kullanılan film” terimi, aynı zamanda “tek çekim filmi” veya “tek plan sekans filmi” olarak da adlandırılabilir.

Bu listemizde sizlere 10 tane tek plan sekans çekilmiş uzun metraj filmi sizler için sıraladık.

Rope – 1948

“Rope” Alfred Hitchcock tarafından yönetilen ve 1948’de çıkan bir gerilim filmidir. Film, Patrick Hamilton’ın aynı adlı oyunundan uyarlanmıştır.

Film, iki üniversite öğrencisi olan Brandon ve Philip’ın arkadaşları David’in öldürülmesi ile başlar. Brandon ve Philip, öldürdükleri arkadaşlarının cesedini evlerindeki sandıkta saklarlar ve bir parti düzenlerler. Partide, David’in ailesi ve arkadaşları da bulunmaktadır. Brandon ve Philip, katliamı gizlice övüp, davetlilere cinayetin mükemmelliği hakkında fikirlerini sunarlar.

Filmin ilgi çekici yönü, tamamının tek bir plan sekansı içinde çekilmiş olmasıdır. Bu, filmi gerçek zamanlı bir deneyim haline getirir ve seyircinin film boyunca olayların gelişimini izlemesine olanak tanır.

“Rope”, sinematografisi ve oyunculuk performansları ile dikkat çeken, Hitchcock’un en unutulmaz filmlerinden biridir. Ayrıca, film Hitchcock’un daha sonraki filmlerinde de görülen temaları içermektedir, özellikle de suç, gizem ve entrika konuları üzerine odaklanmasıyla tanınır.

Birdman – 2014

“Birdman” Alejandro G. Iñárritu tarafından yönetilen ve 2014’te çıkan bir drama-komedi filmidir. Film, Michael Keaton, Edward Norton, Emma Stone, Naomi Watts, Zach Galifianakis ve Andrea Riseborough gibi birçok ünlü oyuncuyu barındırır.

Film, eski bir Hollywood yıldızı olan Riggan Thomson’ın, eski bir süper kahraman olan Birdman rolünü yeniden canlandırmaya karar vermesiyle başlar. Thomson, bir Broadway tiyatro oyunu için yönetmen, yapımcı ve başrol oyuncusu olarak görev yaparken, bir yandan da zihinsel sorunlarla mücadele etmektedir.

Filmin dikkat çekici özelliği, tamamının tek bir plan sekansı içinde çekilmiş olmasıdır. Bu, filmi gerçek zamanlı bir deneyim haline getirir ve seyircilerin karakterlerin yaşadığı duyguları hissetmelerine olanak tanır.

“Birdman”, görsel olarak etkileyici sahneleri, zekice yazılmış senaryosu ve oyunculuk performansları ile övgü toplamıştır. Ayrıca, film, Hollywood’un süper kahraman filmi furyasını ve sanatın doğası üzerine derin düşünceler içeren bir çalışma olarak da tanınmaktadır. Film, 2015 yılında En İyi Film dahil olmak üzere dört dalda Oscar kazandı.

Victoria – 2015

“Victoria” Sebastian Schipper tarafından yönetilen ve 2015 yılında çıkan bir drama-gerilim filmidir. Film, tamamı tek bir plan sekansı içinde çekilmiştir.

Film, İspanya’nın başkenti Madrid’de yaşayan Victoria adlı bir genç kadının hikayesini anlatır. Bir gece kulübünde tanıştığı üç erkekle bir araya gelen Victoria, onlarla tanıştıkça hayatının değişeceğinden habersizdir. Genç kadın, onların isteği üzerine bir banka soygununa katılmayı kabul eder ve hayatı bir anda kaosa sürüklenir.

Filmin tamamı, gerçek zamanlı olarak çekilmiş tek bir kamera açısıyla kaydedilmiştir. Bu, filmi gerçek zamanlı bir deneyim haline getirir ve seyircilerin karakterlerin hissettiklerini ve deneyimlediklerini hissetmelerine olanak tanır.

“Victoria”, görsel olarak etkileyici sahneleri ve oyunculuk performansları ile övgü toplamıştır. Ayrıca, tamamının tek bir plan sekansı içinde çekilmiş olması, filmi benzersiz bir deneyim haline getirir ve seyircilere karakterlerin macerasına derinlemesine bir bakış sunar.

Russian Ark – 2002

5.0.3

“Russian Ark” Alexander Sokurov tarafından yönetilen ve 2002 yılında çıkan bir drama-fantazi filmidir. Film, tamamı tek bir plan sekansı içinde çekilmiştir.

Film, bir adamın, 300 yıllık Rusya tarihini keşfetmek için Eremitaj Müzesi’ne seyahat etmesini anlatır. Adam, müzeye geldiğinde, eski Rusya’nın saraylarını, mücevherlerini ve tarihini keşfeder. Ancak, bu tarihi yolculukta zaman ve mekanın sınırları bulanıklaşır ve gerçeklik ile hayal arasında bir yerde sıkışıp kalır.

Filmin dikkat çekici özelliği, tamamının tek bir plan sekansı içinde çekilmiş olmasıdır. Bu, filmi gerçek zamanlı bir deneyim haline getirir ve seyircilerin karakterin yolculuğuna eşlik etmelerine olanak tanır.

“Russian Ark”, görsel olarak etkileyici sahneleri ve oyunculuk performansları ile övgü toplamıştır. Ayrıca, tamamının tek bir plan sekansı içinde çekilmiş olması, filmi benzersiz bir deneyim haline getirir ve seyircilere tarih, kültür ve sanat üzerine derin bir yolculuk sunar.

Timecode – 2000

“Timecode” Mike Figgis tarafından yönetilen ve 2000 yılında çıkan bir dram filmidir. Film, tamamı dört ekran kullanılarak, eş zamanlı olarak çekilmiştir.

Film, Los Angeles’ta bir film stüdyosunda çalışan dört farklı karakterin hayatlarını anlatır. Her karakterin hikayesi, ayrı bir ekran üzerinden seyircilere aktarılır ve hikayeler, çoğunlukla aynı zaman diliminde gerçekleşir.

Filmin dikkat çekici özelliği, tamamının dört farklı ekran üzerinden eş zamanlı olarak çekilmiş olmasıdır. Bu, seyircilerin dört farklı hikayeyi eş zamanlı olarak takip etmelerine olanak tanır ve filmi dinamik bir deneyim haline getirir.

“Timecode”, dört farklı ekran kullanarak benzersiz bir hikaye anlatımı sunar. Bu yöntem, filmi etkileyici ve farklı bir deneyim haline getirir ve seyircilere dört farklı karakterin hayatını keşfetme fırsatı verir. Ayrıca, oyunculuk performansları da takdir edilir ve film, Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’ye aday gösterilmiştir.

The Russian Woodpecker – 2015

“The Russian Woodpecker”, yönetmen Chad Gracia tarafından yönetilen 2015 yapımı bir belgeseldir. Film, 1986 yılında yaşanan Çernobil nükleer faciasının ardından, Sovyetler Birliği’nin gizli askeri araştırmaları hakkındaki gerçekleri keşfetmeye çalışan bir adamın hikayesini anlatır.

Filmde, Ukrayna asıllı sanatçı, yönetmen ve aktivist Fedor Alexandrovich, Çernobil nükleer kazasının ardından yakın zamanda keşfedilen Duga adlı Sovyet askeri anteninin gerçek amacını araştırmak için bir yolculuğa çıkar. Bu anten, Batı dünyasında “The Russian Woodpecker” olarak bilinir ve radyo sinyalleri yayarak dünya genelinde gizli askeri operasyonları etkiler.

Filmin dikkat çekici özelliği, gerçek bir olaya dayanması ve gerçek hayatta yaşanmış olayların çarpıcı bir şekilde anlatılmasıdır. Ayrıca, film, gerçek zamanlı sahneler ve röportajlarla desteklenir ve seyircilere Sovyetler Birliği’nin gizli askeri faaliyetleri hakkında bilgi verir.

“The Russian Woodpecker”, belgesel türündeki filmler arasında görsel olarak etkileyici bir yapımdır ve gerçek hayatta yaşanmış bir hikayeyi anlatması nedeniyle izleyicileri etkiler. Film, Sundance Film Festivali’nde En İyi Belgesel dalında ödül kazanmıştır.

Silent House – 2011

“Silent House”, Chris Kentis ve Laura Lau tarafından yönetilen 2011 Amerikan yapımı bir korku gerilim filmidir. Film, bir kadının, babası ve amcasıyla birlikte kapalı bir yazlık evde geçirdiği bir gece boyunca yaşadıklarını anlatır.

Filmin dikkat çekici özelliği, tek plan kullanarak çekilmiş olmasıdır. Film boyunca, kamera hiç kesilmeyen bir şekilde kadının peşinde dolaşır ve tüm film, tek bir plan üzerinden ilerler. Bu, seyircilere sanki gerçek zamanlı bir olaya tanık oluyormuş gibi bir his verir ve gerilim seviyesini artırır.

Filmdeki tek plan tekniği, aynı zamanda oyunculuk performanslarının da öne çıkmasına olanak tanır. Elizabeth Olsen, filmdeki performansıyla övgü toplamıştır.

“Silent House”, gerilim dolu bir atmosfer yaratması ve etkileyici tek plan tekniği ile dikkat çeken bir korku filmidir. Film, Uruguay yapımı “La Casa Muda”nın bir yeniden yapımıdır ve farklı bir son ile tamamlanmaktadır.

1917 – 2019

“1917”, Sam Mendes tarafından yönetilen ve ilk olarak 2019 yılında gösterime giren bir savaş dramasıdır. Film, Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiliz askerleri Schofield ve Blake’in Fransa’daki Alman hatlarını geçerek, yüzlerce İngiliz askerinin ölümünü önlemeye çalıştıkları bir görevi anlatır.

“1917”, tek plan kullanarak çekilmiş bir film değildir, ancak filmin başlangıcında, Schofield ve Blake’in görevlerini alır almaz bir kesintisiz çekim başlar. Bu kesintisiz çekim, karakterlerin birçok engelle karşılaşarak, tehlikeli ve zorlu bir yolculuk yapmalarını izleyicilere yansıtır. Bu, seyircilerin kendilerini adeta filmin içinde hissetmelerine ve gerilim seviyesinin artmasına olanak tanır.

Ayrıca, “1917”un görüntü yönetmeni Roger Deakins, filmdeki görsel efektleri ve çekimleriyle övgü toplamıştır. Film, 10 dalda Oscar’a aday gösterilmiş ve 3 dalda ödül kazanmıştır. “1917”, savaşın insanlara verdiği zararı ve zorlukları yansıtan etkileyici bir savaş filmi olarak kabul edilir.

The Guilty – 2018

“The Guilty”, Gustav Möller tarafından yönetilen ve ilk olarak 2018 yılında gösterime giren bir Danimarka gerilim filmidir. Film, bir polis memurunun, acil durum çağrı merkezinde çalışırken aldığı bir telefonla hayatının değişmesini anlatır.

Filmin dikkat çekici özelliği, tek bir mekanda ve tek plan kullanarak çekilmiş olmasıdır. Film boyunca, polis memuru Asger Holm, acil durum çağrı merkezinde otururken aldığı telefonla ilgili işlemleri yapar. Bu kesintisiz plan, seyircilerin filmin gerçek zamanlı bir olay gibi algılamasına ve filmin gerilim seviyesinin yükselmesine neden olur.

Filmdeki tek plan tekniği, aynı zamanda oyunculuk performanslarının da öne çıkmasına olanak tanır. Jakob Cedergren, filmdeki performansıyla övgü toplamıştır.

“The Guilty”, gerilim dolu bir atmosfer yaratması ve etkileyici tek plan tekniği ile dikkat çeken bir gerilim filmidir. Film, birçok ödül kazanmış ve 2021 yılında ABD’de yeniden yapımı çekilmiştir.

Lost in London – 2017

“Lost in London”, Woody Harrelson’ın yazıp yönettiği ve aynı zamanda başrolünde yer aldığı bir komedi-drama filmidir. Film, gerçek bir olaya dayanmaktadır ve Harrelson’ın bir gece boyunca başından geçen talihsiz olayları anlatır.

Filmin dikkat çekici özelliği, tek plan kullanarak çekilmiş olmasıdır. Filmin tamamı, gerçek zamanlı olarak Londra sokaklarında çekilmiştir. Harrelson, film boyunca kameranın önünde gerçek zamanlı olarak performans sergilerken, diğer oyuncular da gerçek hayatta gerçek insanlarla etkileşime girerler.

Bu tek plan tekniği, seyircilerin filmin içinde kendilerini bulmalarına olanak tanır ve filmin gerçek zamanlı gibi hissedilmesini sağlar. Ayrıca, bu teknik, filmin akışkanlığını artırır ve karakterlerin ve olayların daha organik bir şekilde gelişmesine olanak tanır.

“Lost in London”, eleştirmenlerden karışık yorumlar almıştır, ancak tek plan kullanımı ve gerçek zamanlı çekimleri nedeniyle teknik açıdan takdir edilmiştir.

Önceki İçerik Sherlock Holmes’dan Chaplin’e, En İyi Robert Downey Jr. Performansları
Sonraki İçerik Başarılı Sinematograf Roger Deakins’in Gözünden Oscar Adayı 15 Film Karesi