
Gerilimin Ustası Alfred Hitchcook’un Az Bilinen Filmleri
Alfred Hitchcock’un adı, heyecan ve gerilim denince akla gelen ilk şey olabilir, öyle ki kendisi “Gerilimin Ustası” olarak adlandırılır. Sinema kariyeri boyunca, Hitchcock anlattığı hikayelerde seyirciye sürpriz yerine gerilimin sunulması gerektiğine inanan tuhaf ama etkileyici bir bakış açısına sahşip olmuştur. Kendisinin gerilim yaratmanın önemi konusunda şöyle önek bir olayı var: “İki kişi kahvaltı yaparken masanın altında bir bomba vardır. O bomba patlarsa, bu bir sürpriz olur, ancak o bombayı izleyici görürse ve 15 saniye boyunca patlamazsa… İşte o gerilimdir”. İşte gerilimin ustası Hitchcook’un en az bilinen filmlerinden bazıları.
Shadow of a Doubt – 1943

“Shadow of a Doubt”, Alfred Hitchcock’un 1943 yapımı gerilim filmidir. Film, bir Amerikan kasabasında yaşayan genç Charlie ve adı Uncle Charlie olan yakışıklı ve zengin amcası arasındaki ilişkiye odaklanır.
Charlie, Uncle Charlie’nin ziyaretiyle heyecanlanır, ancak zamanla onun aslında seri katil olduğunu öğrenir. Bu gerçeği saklamaya çalışırken, amcasının polisten kaçmasına yardım etmeye başlar. Ancak, amcasının asıl niyeti ortaya çıkınca, Charlie’nin hayatı tehlikeye girer ve sonunda amcasıyla mücadele etmek zorunda kalır.
Film, Alfred Hitchcock’un en iyi filmlerinden biri olarak kabul edilir ve gizemli atmosferi ve karakterlerin psikolojik derinliği ile öne çıkar. “Shadow of a Doubt”, ABD Ulusal Film Arşivi tarafından “kültürel, tarihi veya estetik açıdan önemli” olarak seçilerek korunması gereken filmler arasına dahil edilmiştir.
The Man Who Knew Too Much – 1956

“The Man Who Knew Too Much”, Alfred Hitchcock’un 1956 yapımı gerilim filmidir. Film, Amerikalı bir ailenin, Fas’taki tatilleri sırasında, tesadüfen bir cinayeti önlemesiyle başlar.
Ancak, oğulları kaçırılan aile, kısa sürede bir suikast komplosunun içine çekilir. Aile, oğullarını kurtarmak için bir maceraya atılır ve sonunda Londra’daki bir konser salonunda, komplo planını açığa çıkarır.
Filmde James Stewart ve Doris Day başrolü paylaşırken, performansları geniş çapta övülmüştür. “The Man Who Knew Too Much”, Hitchcock’un önceki aynı adlı 1934 yapımı filminin yeniden uyarlamasıdır. Filmdeki gerilim, Hitchcock’un diğer filmlerinde olduğu gibi karakterlerin psikolojisine ve detaylı senaryosuna dayanır.
“The Man Who Knew Too Much”, Hitchcock hayranları tarafından beğenilen ve eleştirmenler tarafından da övülen bir filmdir. Aynı zamanda Doris Day’in “Que Sera, Sera” adlı şarkısıyla da ünlüdür.
Frenzy – 1972

“Frenzy”, Alfred Hitchcock’un 1972 yapımı gerilim filmidir. Film, Londra’da gerçekleşen bir seri katilin peşindeki bir dedektifin hikayesini anlatır.
Filmde, birkaç kadının cinsel saldırı ve öldürülmesi sonrasında, bir bira fabrikası çalışanı olan Richard Blaney suçlanır. Ancak, aslında gerçek katil Blaney’in eski arkadaşı olan bir diğer bira fabrikası çalışanı Robert Rusk’tur.
Dedektif Oxford, Blaney’i hapiste tutarken, gerçek katili araştırmaya devam eder. Rusk’un son kurbanı Oxford’un sevgilisi olan bir kadın olur ve Oxford, Rusk’un yakalanması için mücadele eder.
“Frenzy”, Hitchcock’un ünlü filmlerinden biri olarak kabul edilir ve Hitchcock’un son İngiliz filmi olarak da bilinir. Film, Hitchcock’un diğer filmlerinde olduğu gibi gerilim ve korkuyu ustalıkla işlerken, aynı zamanda cinsellik ve şiddet içeren sahneleriyle de dikkat çeker.
Film, eleştirmenler tarafından övülmüş ve 1972 yılında En İyi Film dalında BAFTA ödülüne aday gösterilmiştir.
Lifeboat – 1944

“Lifeboat”, Alfred Hitchcock’un 1944 yapımı savaş drama filmidir. Film, İkinci Dünya Savaşı sırasında Atlantik Okyanusu’nda batan bir Amerikan gemisinden kurtulan bir grup insanın bir cankurtaran botunda hayatta kalma mücadelesini anlatır.
Filmin başrolünde Tallulah Bankhead yer alır ve diğer oyuncular arasında William Bendix, Walter Slezak ve John Hodiak gibi isimler bulunur. Bankhead, filmdeki performansıyla En İyi Kadın Oyuncu dalında Oscar’a aday gösterilmiştir.
“Lifeboat”, Hitchcock’un sınırlı bir mekanda geçen filmlerinden biridir. Tüm film, sadece cankurtaran botunda geçer ve karakterlerin arasındaki gerilim, savaşta düşmanla mücadele etmekten çok birbirleriyle mücadele etmekten kaynaklanır.
Film, Hitchcock’un diğer filmlerinde olduğu gibi psikolojik gerilim öğeleriyle doludur ve karakterler arasındaki çatışmalar, insan doğasının karanlık yönlerini yansıtır. Film, eleştirmenler tarafından övülmüş ve günümüzde de Hitchcock’un en iyi filmleri arasında sayılır.
Rope – 1948

“Rope”, yönetmen Alfred Hitchcock’un 1948 yapımı bir gerilim filmidir. Film, Patrick Hamilton’ın “Rope” adlı oyununa dayanmaktadır.
Filmin konusu, zengin ve saplantılı bir hayal gücüne sahip iki üniversite öğrencisi olan Brandon Shaw (John Dall) ve Phillip Morgan’ın (Farley Granger) bir arkadaşlarını öldürmeleri ve ardından öldürdükleri kişiyi parti vererek misafir olarak davet etmeleri üzerine kuruludur. Filmin büyük bir kısmı, Brandon ve Phillip’in suçlarını gizleme çabaları, olayların gerçekleşmesi ve aralarındaki çatışmaları ele almaktadır.
“Rope”, Hitchcock’un sinema tarihinde önemli bir yere sahiptir. Film, tek plan sekansı tekniğiyle çekilmiştir, yani filmdeki her sahne tek bir çekimde çekilmiş ve kurgusu bu sahneler arasında gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle, filmdeki kesintisiz kamera hareketleri, birçok sinema eleştirmeni ve yönetmen tarafından takdir edilmiştir.
Rope, birçok eleştirmen tarafından Hitchcock’un en iyi filmlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Film, gerilim türünün sınırlarını zorlayan sıradışı bir yapım olarak tanınmaktadır.
Strangers on a Train – 1951

“Strangers on a Train”, Alfred Hitchcock tarafından yönetilen 1951 yapımı bir gerilim filmidir. Film, Patricia Highsmith’in aynı adlı romanından uyarlanmıştır.
Filmin konusu, iki yabancının bir tren yolculuğunda tanışmasıyla başlar. Tenis oyuncusu Guy Haines, boşanmak istediği karısı Miriam’ın ölümüne sevinirken, Bruno Anthony ise babasından nefret eden ve onu öldürmek isteyen bir adamdır. Bruno, Guy’a Miriam’ı öldürmek karşılığında babasını öldürme teklifi yapar. Guy önce reddeder, ancak sonra Bruno’nun Miriam’ın ölümünü gerçekleştirdiğini öğrenir ve Bruno’nun da babasını öldürmek istediğini fark eder. Bu sırada Bruno, Guy’ın babasını öldürmeye çalışırken Guy, kendi masumiyetini kanıtlamak için mücadele eder.
Film, birçok Hitchcock filminde olduğu gibi, yönetmenin klasik tarzını yansıtan birçok sahne içermektedir. Özellikle, final sahnesi, Hitchcock’un filmdeki kara mizah anlayışını gösteren unutulmaz bir sahnedir.
Strangers on a Train, hem eleştirmenler hem de seyirciler tarafından geniş çapta beğenilmiştir ve Hitchcock’un en iyi filmleri arasında yer almaktadır. Film, sıkı bir gerilim filmi olarak tanınmaktadır ve Hitchcock’un klasik anlatı tekniği ile psikolojik derinlik arasında mükemmel bir denge kurulmuştur.
Dial M for Murder – 1954

“Dial M for Murder”, Alfred Hitchcock tarafından yönetilen 1954 yapımı bir gerilim filmidir. Film, Frederick Knott’un aynı adlı tiyatro oyunundan uyarlanmıştır.
Filmin konusu, eski tenis oyuncusu Tony Wendice’in, zengin eşi Margot’u öldürmeye karar vermesiyle başlar. Ancak planı ters gider ve Margot katilin kurbanı olmak yerine katil tarafından savunmasız bırakılır. Tony, eşinin ölümü için başka bir plan yaparken, dedektifler ve bir gazeteci olayın gerçek yüzünü ortaya çıkarmak için çalışırlar.
Dial M for Murder, Hitchcock’un klasik tarzını yansıtan birçok sahne içermektedir. Özellikle, Tony’nin telefon aracılığıyla işlediği cinayet girişimi ve sonrasındaki gerilim dolu anlar unutulmaz sahneler arasındadır.
Film, eleştirmenler tarafından övgüyle karşılanmış ve seyirciler tarafından da beğeni toplamıştır. Hitchcock’un olay örgüsü, karakter gelişimi ve gerilim unsurlarını ustaca kullandığı bir yapımdır. Film, ayrıca Grace Kelly, Ray Milland ve Robert Cummings gibi başarılı oyuncuların performanslarıyla da öne çıkmaktadır.
North by Northwest – 1959

“North by Northwest”, Alfred Hitchcock tarafından yönetilen 1959 yapımı bir gerilim filmidir. Film, Ernest Lehman tarafından yazılmıştır ve Cary Grant, Eva Marie Saint ve James Mason gibi ünlü oyuncuları içermektedir.
Filmin konusu, New Yorklu bir reklamcı olan Roger O. Thornhill’in yanlışlıkla bir casus olarak sanılmasıyla başlar. Thornhill, kendini polisler, casuslar ve kimliği belirsiz düşmanlar arasında kaçarken bulur. Bu arayışında, kendini Chicago’dan South Dakota’ya, Mt. Rushmore heykeline kadar farklı yerlerde bulur. Thornhill, casusluk dünyasına girmeden önce, olayın gerçek yüzünü ortaya çıkarmak için FBI ajanı Eve Kendall ile işbirliği yapar.
North by Northwest, Hitchcock’un en ünlü ve sevilen filmlerinden biridir ve birçok açıdan gerilim filmleri tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Film, zengin bir kurguya, hızlı tempolu bir hikayeye ve sinematografik yeniliklere sahiptir. Ayrıca, filmdeki sahnelerin birçoğu, yüzlerce figüranın kullanıldığı büyük çaplı prodüksiyonları içermektedir. Film, başarılı performansları, çarpıcı görüntüleri ve unutulmaz müziğiyle de öne çıkmaktadır.
Rear Window – 1954

“Rear Window”, Alfred Hitchcock tarafından yönetilen 1954 yapımı bir gerilim filmidir. Film, Cornell Woolrich’in “It Had to Be Murder” adlı kısa hikayesinden John Michael Hayes tarafından senaryolaştırılmıştır.
Filmin konusu, eski bir fotoğrafçı olan L.B. “Jeff” Jefferies’in, apartman dairesindeki penceresinden baktığı komşularının yaşamlarına merak salmasıyla başlar. Ancak, Jeff bir cinayete tanık olur ve işler karmaşık bir hal alır. Jeff, sevgilisi Lisa ve evdeki hemşire Stella’nın yardımıyla cinayeti araştırmaya başlar.
Rear Window, Hitchcock’un en başarılı filmlerinden biri olarak kabul edilir. Film, sınırlı bir mekanda geçmesine rağmen, gerilim ve heyecan dolu bir hikaye anlatır. Ayrıca, Hitchcock’un klasik tarzını yansıtan birçok sahne içerir. Filmdeki sinematografi, prodüksiyon tasarımı ve müzik de beğeni toplamıştır. James Stewart, Grace Kelly ve Thelma Ritter gibi başarılı oyuncuların performansları da filmi izlemeye değer kılmaktadır. Rear Window, gerilim filmleri tarihinin en unutulmaz yapımlarından biridir.
The Birds – 1963

“The Birds”, Alfred Hitchcock’un yönettiği 1963 yapımı bir korku filmidir. Film, Daphne du Maurier’in aynı adlı öyküsünden uyarlanmıştır.
Filmin konusu, San Francisco’da bir çiftçi olan Melanie Daniels’in bir adamın peşinden Bodega Bay kasabasına gitmesiyle başlar. Burada, kuşların şiddetli bir şekilde saldırılarına tanık olurlar. Olayların kontrolden çıkmasıyla, kasaba halkı kuşların neden böyle davrandığını anlamak için birlikte çalışır. Ancak, kuşların saldırısı gittikçe artar ve kasaba halkı için hayatta kalmak giderek zorlaşır.
The Birds, Hitchcock’un başarılı filmleri arasında yer almaktadır. Film, gerilim ve korkuyu ustaca birleştirmesiyle bilinir. Ayrıca, filmdeki kuşlarla ilgili sahneler, o dönemdeki teknolojiye rağmen oldukça gerçekçi ve ürkütücü bir atmosfer yaratmaktadır. Filmdeki oyunculuk performansları da oldukça başarılıdır ve Tippi Hedren, Rod Taylor ve Jessica Tandy gibi oyuncuların performansları övgüyle karşılanmıştır. The Birds, Hitchcock’un unutulmaz filmlerinden biri olarak kabul edilmektedir.